Ana içeriğe atla

gerçekten eve lazım olan camiye haram mıdır?

Mısırdaki olaylar için sosyal medyada Mursi'ye destek iletileri yazınca Salih hocamdan gelen değerlendirme ile geçen diyaloğu sunmak isterim. (özelden değildir, paylaşım altında yorumdur o yüzden paylaşıyorum.)


"Sevgili Mihraç..Ha Mursi ha mübarek. Bunların hepsi batının adamları. Mısırda olan biten şeyler Amerikanın at ve uşak değiştirmesinden başka birşey değil. Olan zavallı Mısır halkına oluyor. Yakın tarihte dünyada İslami karakterli gözüken bir tane hareket yoktur ki Batı menşeili olmasın. Sakal bırakmakla müslüman olunmuyor. Müslüman isen önce emperyalizme-soyguna karşı çıkacaksın. Çünkü İslam hristiyanlığın (batının) "bir yanağına tokat atana öbür yanağını çevir" anlayışına karşı "kısas" ı yani adaleti koymuştur. Mısırlılar tekbir getirip birbirlerini kırsınlar ancak. Ama bizler Mısır dan önce Doğu Türkistan'a Kerkük'e Talefer'e bakalım. Çünkü eve lazım olan camiye haramdır. Selamlarımla."


Sayın hocam, Mursi; Seyyid Kutub'dan bu yana süregelen müslüman kardeşler (ihvan-ı müslimin) hareketinin son meyvelerinden biridir. Kapitalizm olaysız geçişleri ve kandırmaları sever bilirsiniz. bu durumda sadece at ve eşek değiştirmek olsaydı mesele, darbeye başvurarak tüm kamu oyunun tepkisini çekmezdi. buna batının kuyruğu sıkıştıkça ısırmaya başlıyor da diyebiliriz bence. Artık ulusalcı mantıkla her olaya şüphe ile bakıp gerçekleri de o şüphe arasında yakmak doğru değil gibi geliyor bana. Ayrıca Teessüf ederim hocam biz her sakal bırakana müslüman deseydik Karl marks'ın müridi olurduk değil mi? Demek ki liderler ve toplulukların geçmişi hakkında edindiğimiz fikirler var. (acizanedir, elbette sizin bilgi küpünüzün yanında kesecik kalır.) İslamın kısas'ının en başından beri hep savunmuşumdur, hatta bunun ilk önce başımızdaki iktidar ve muhalefetin ihaleci, fanatizme sürükleyen, bireysel zenginleşmeyi teşvik eden dalkavuklarına uygunlanması taraftarıyım. Twitter hesabıma bakarsanız (@mihracc, @Kutsalcay) orada "mısır ve gezi olayları arasında Doğu türkistanı ve kerkük'ü kaynatmayın" tepkilerimi görürsünüz. Ben "Ümmetim" diyen bir peygamberin ümmetiyim ve benim için Türklük'ten daha evvel gelen sıralama "müslümanlıktır" "Ulusun olmazsa dinin de olmaz, filan kişi olmazsa sen müslüman olamazdın, sen dinini şuna borçlusun, önce milliyet" gibi söylemlere de yeterince kızgınım. çünkü hiç bir şey hiç kimsenin tasarrufunda değildir. Allah iradesi dışında kimse kimseye birşeyi borçlu değildir. (bununla ilgili onlarca ayet sayarım) Bunun dışında Türki cumhuriyetlerin ve soydaşlarımın ezilmesine neden karşı çıkarım? Yine Allah rızası için, Sıla-ı rahim, akraba hakkı için, ezilenleri aleme üstün kılacak olan Allah ve peygamberi için karşı çıkarım. Çünkü bilirim zulm ile abad olanın ahiri berbad olur. Eve lazım olana gelince; Bu atalarımızın öncelik konusunda ettikleri iyi niyetli bir kelamdır. çoluk çocuk rızkını maneviyat için din istismarına harcamayı engellemek için iyi söylenmiştir. Fakat atalarımızın herşeyi 4x4 lük söylemediği muhakkaktır (kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin vb) Çünkü cami'nin kurandaki çokça geçen adı "beytullah"tır yani "Allah'ın evi". gerekirse evdeki de camiye feda olur. Çünkü allah katında istismar yoktur, insan etse bile Rab karşılığını verir. Allah herşeyi bilendir. (Alim) Hürmet ve selamlarımla hocam.



Salih hoca: Mihraç Seyyid Kutub'u bilirim. Üniversite de iken derslerde Hocamız Ümit Meriç tarafından detaylı işlenmişti... Fakat keşke her dini ve siyasi hareket kaynağına sadık kalabilseydi. Türkiye ve Türk coğrafyasındaki tarikatler , tekkeler veya zaviyeler gibi. Ya da bugün Said-i Nursi ye dayanan birtakım cemaatlar gibi. Hatta Gazi Paşa nın vefatından sonra ülkemizin yavaş yavaş benliğini ve haysiyetini nasıl kaybettiği ayrı bir örnektir.. Son 2-3 asır içinde zaman Türk ve İslam Dünyası için gelişmeden ziyade dejenerasyona doğru ilerledi. 19 yy.dan itibaren de Batının keşfettiği en büyük ilim olan Şarkiyatçılık (oryantalizm) sayesinde batı kendi dışındaki toplumları o toplumların inanç ve geleneklerini kullanarak yönetmeyi çok iyi başardı. Günümüzde unun örnekleri bol bol görmekteyiz. Bu durumun ulusalcılıkla şuculukla buculukla hiç alakası yok. Hoca Ahmet Yesevi ye göre İslam tercihimiz Türklük kaderimizdir. Bizim için çözüm iki Mustafa'nın yolundan ayrılmamakta. Not: Allah insanlara hak ettiği yöneticileri vermiştir. Selamlarımla


 Mihraç Cerrahoğlu: " Fakat keşke her dini ve siyasi hareket kaynağına sadık kalabilseydi. " cümlenize katılmakla birlikte ikinci mustafa'nın ülkemizde muhalefet ve ulusalcı zihniyet tarafından nasıl çarpıtıldığına da örnektir hocam. Şu cu bucu demeyi ben de sevmiyorum ama onlar kendilerini öyle sınıflandırdığı için öyle hitap ediyorum. Allah Ahmet yesevi'ye Rahmet etsin. Yeryüzünde hiçbir tercih yoktur ki kaderinizin dahilinde olmasın. kabul dua kadere paralel duadır der ahmet yüksel özemre. Özetle hocam, Yeryüzüne bakışımı önce kuran belirler, sonra sıhhatinden emin olduğum ve kurana zıt gitmeyen hadisler. onun dışındakiler asıl ışığın akisleridir, doğrudur ya da yanlıştır, tartışılır. Fakat öğrenilen şu ki, yeryüzünde bir lideri ve ilkelerini dayatarak bir toplum türkiyede dönüştürülmeye çalışıldı.tesettür ikna odaları ve sivas cinayeti gibi olaylarla... Batının oryantalizmi o vakit kemalizmi de dibine kadar kullandı, türkçülüğü de kullandı. bu yüzden milliyetçiliği allah sevmiyor. İkinci mustafanın yolu eskidi hocam, çünkü insan iradesiyle belirlenen kurallar geçerliliğini yitirmeye mahkumdur. bunun aksini düşünen nesil ne bilimseldir, ne de ileri görüşlü. Selam ve dua ile.

Salih hoca: Zaman herşeyin doğru mu yanlış mı ispatını yapacaktır. Bizler ne konuşsak nafile. Önemli olan hangi düşüncede olursak olalım düşmana karşı bir olmaktır. Yoksa raylarını Amerikanın döşediği trenin ister sağında otur ister solunda istersen içinde 24 saat ibadet et. Varacağın nokta rayı döşeyenin iradesindeki son noktadır.

Mihraç Cerrahoğlu: Şüphesiz bu konuda haklı olduğunuzu düşünüyorum hocam. İnşallah zaman için Allah ümmet-i muhammedi de, ülkemizi de, milletimizi de hayra kavuşturur. Elimizden geldiğince de ibadeti de, mücadeleyi de edeceğiz inşallah. Selam ve saygılarımla hocam.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Davulun sesi

Klasik dışı doksanlar​ Yüzüne dolunay serpiştirilmiş insanlar vardı memleketimde. Şimdi ne dolunayı görebiliyorum ne de o yüzleri.Yüz yok yüzlerce insanda. Cuma çıkışı cami kapısında o üçgen mevlit şekeri için sabırla beklerdim dedemi. El öpme sayısını parasal hasılata oranlamak henüz adet olmamıştı. Demirel'in bayram mesajı imam fetvası yerindeydi. O zaman farkedilmiyordu; "Saflık derecesinde merhametli toplum, insafsız cehalete giden yoldu." Ergenliğimdeki kadar "kanunen" Allah zararlı değildi ama sakıncalı çıkıyordu her sohbet taramasında. Gerçek iman yobazlık, laik imam örnek bireydi. Din ile devlet işleri n​​işan atmıştı da, devlet "bir daha karşıma çıkma" diyordu. Ferdi Tayfur sokağın başından zile basışına kadar süren iletişim deneyimini şarkı yapmışken, akranlarımdan bunu anlama​​larını beklemek insafsızlık olurdu. Ah be Ferdi abi! Direkt kapıyı açtığı yerden niye başlamazsın ki... O sahneyi atlamak için kaseti sarmaya üşenirdim. Sonra bir

Aşk ve mobilyalar

Körüğünde kalp yakar bazı gülüşler. Yaktıkça güzelleşirler. Gülüşündeki sadakamı eksiltecekse okuma kafka'yı. kesme garibanın rızkına vesileyi. Sen ne zaman gülsen Ayak tırnağımdan saç telime kadar halay çekiyor hücrelerim. İlk seni seviyorum lafını misal vermek için söylediğini hatırlıyor musun ; "diyelim ki seni seviyorum" İşte o an gırtlağımda yutulmayı bekleyenlerin trafiği vardı. Öyle yutkunmuştum ki, simitçi de geçmişti gişeden. tuttuğun elime tüm uzuvlarımın imrenişini görmeliydin. Evet saçmalıyorum çünkü aşık olmak çok saçma ve  mantıklı düşünen prezentabl salon erkekliğinden uzaktır. Sinemada yaslandığın sol yanımda çok parayla dağıstandan getirilip pistten ayrılmayan kafkas ekibi tepindi günlerce Sen "Yatak odasını kız tarafı alır"  derken sevmekten mi bahsediyorsun hala? Romantizminin gıyabda kılınmış cenaze duasıydı o sözün. Telefondaki alo deyişin ; dandik radyoda ansızın çıkan sezen aksu şarkısı gibiydi. Ha merhaba demişsin, ha kadroya a