Ana içeriğe atla

Ah manolya.

Ah Manolya, bebeğim. İsmin mevcut fakat yüzün yok aklımda. Yazayım diye uydurduğum, başkasının adına çalışan bir avatarsın bu yazımda. Çünkü paketteki son sigaramı içiyorum ve bakkallar toptancıya benim kadar dertlenmedikleri için uyurlar bu saatlerde. Başkasının belkide bakıp geçmediği rengarenk gözlerin bu saatte bir tek beni gerdi. Şu uyku denen mahlukat ne beceriksiz ki, kulübesinde TV başında uyuklayan emekli bekçinin göz kapaklarını kapayıp, benimkileri mesaiye bırakıverdi. Şu dünyada ne kadar bahtsız olduğumu tekrar hatırlayıp kederleniyorum anlamsız yere. Bu durum sana da her bölümde suçluyu amatörce tespit eden polisiye diziler gibi gelmiyor mu? Tabi gelmez. Çünkü sen de gelecek herhangi bir şeyi zihnine kabul edemeyecek kadar çılgınca uyuyorsun.   Yani şu saatte ha sana âşık olmuşum, ha uyuklayan bekçiye...

Gece yarısı içip içip uzaklardan böğürerek şarkılar söyleyen ortam gülü dostlarıma da sitem etmeliyim. Hayır, bir gün de bir mevlitten bağlanıp iki kuran tilaveti dinletin ulan! Yasin dinliyordum, aklıma sen geldin deyin. Rakıdan sonra niye akla geliyorum? Tekelleşme kutbunuz muyum sizin? Kıyamet yaklaşıyor ve maalesef finaller kadar bütünlemeye sahip değil. Bu duruma bizi hazırlamak adına bu hakkı elimizden alan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesine ayrıca teşekkürlerimi sunarım.

Ah Manolya, üzgünüm canım. Sadece seninle ilgili olmayan bu aşk mektubu için. Yer yüzünde oldukça fazla dert sahibiyiz güzel gözlüm. Bu yüzden göğe bakmayı salık vermiş Turgut abi. Göğe bakarsak görmeyiz savaşta ölen çocukları. Banka pazarlarındaki faiz kölelerini ve dünyayı mahvederek zekasına hayran bırakan tüccar Yahudileri görmeyiz. Ah işte bu ne? Çevir kafanı manolya artık savaş uçakları var göklerde. İnsansız savaş araçları yapılıyor artık. Zaten daha önce tankla öldürülen bir çocuk, içinde insan olduğuna inanmazdı ki o canavarın...
Ah Manolya, ne zaman Aşkla başlasa mektubum, çok ölümlü bir savaşla son buluyor. Aşkla indik cennetten, savaşla cehenneme yürüyoruz.  Erol Taş'ın butları ağzıyla parçalaması kadar kahkaha dolu ve hunharca yaşıyoruz hayatı. Kimin tarzı kimin televizyonunda belli değil. Irklar ve dinler arası diyalog küfürlü bitti. Artık kişi başına düşen milli gerilim yüksek. İmanını boş bırakırsan ya davulcuya gider ya da Nihat Hatipoğlugil'e bebeğim. Bu yüzden biz Nefsi ile imanının oluşturduğu araf yurdunda kalan gençler figurasyon isimlere aşk mektubu yazarız. Endişelenme manolya, yazı bittiğinde yevmiyen komidinin üstünde olacak. Buna ne gerek vardı diyebilirsin sanal prensesim.
Ama gel gör ki bizim gibi utangaç tiplerin inanılmaz meziyetleri vardır. Bunun yanı sıra beceriksizlikleri de...
Utangaçtır ve buna rağmen bir kadına sevgisini hissettirecek gizli cennetciği vardır göğsünde.  Fakat hiç bir zaman sevdiği kadına açılmayı beceremez adam akıllı. İllaki karşı taraf ağzı purolu zengin iş adamı gibi açık çek yazacak " Ben de istiyorum ulan!" diye. Yoksa emin olamıyoruz. Peki, bunu yaparsa bu kadın peşinci ve utanmaz olup ucuzlatılmıyor mu ön yargı ile? Evet, tam olarak öyle oluyor.
Sonuç olarak; kızcağız seni anlayacak kadar müneccim olsun ama önyargılarını depreştirmeyecek kadar da saklı ve mahcup...
- N'apsın ulan bu kız? Gözünden ateş mi çıkarsın? Diyebilirsin.
Sen yine de deme öyle Manolya.
Bulacağız bir çaresini...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gerçekten eve lazım olan camiye haram mıdır?

Mısırdaki olaylar için sosyal medyada Mursi'ye destek iletileri yazınca Salih hocamdan gelen değerlendirme ile geçen diyaloğu sunmak isterim. (özelden değildir, paylaşım altında yorumdur o yüzden paylaşıyorum.) "Sevgili Mihraç..Ha Mursi ha mübarek. Bunların hepsi batının adamları. Mısırda olan biten şeyler Amerikanın at ve uşak değiştirmesinden başka birşey değil. Olan zavallı Mısır halkına oluyor. Yakın tarihte dünyada İslami karakterli gözüken bir tane hareket yoktur ki Batı menşeili olmasın. Sakal bırakmakla müslüman olunmuyor. Müslüman isen önce emperyalizme-soyguna karşı çıkacaksın. Çünkü İslam hristiyanlığın (batının) "bir yanağına tokat atana öbür yanağını çevir" anlayışına karşı "kısas" ı yani adaleti koymuştur. Mısırlılar tekbir getirip birbirlerini kırsınlar ancak. Ama bizler Mısır dan önce Doğu Türkistan'a Kerkük'e Talefer'e bakalım. Çünkü eve lazım olan camiye haramdır. Selamlarımla." Sayın hocam, Mursi; Seyyid Kutub'd

Davulun sesi

Klasik dışı doksanlar​ Yüzüne dolunay serpiştirilmiş insanlar vardı memleketimde. Şimdi ne dolunayı görebiliyorum ne de o yüzleri.Yüz yok yüzlerce insanda. Cuma çıkışı cami kapısında o üçgen mevlit şekeri için sabırla beklerdim dedemi. El öpme sayısını parasal hasılata oranlamak henüz adet olmamıştı. Demirel'in bayram mesajı imam fetvası yerindeydi. O zaman farkedilmiyordu; "Saflık derecesinde merhametli toplum, insafsız cehalete giden yoldu." Ergenliğimdeki kadar "kanunen" Allah zararlı değildi ama sakıncalı çıkıyordu her sohbet taramasında. Gerçek iman yobazlık, laik imam örnek bireydi. Din ile devlet işleri n​​işan atmıştı da, devlet "bir daha karşıma çıkma" diyordu. Ferdi Tayfur sokağın başından zile basışına kadar süren iletişim deneyimini şarkı yapmışken, akranlarımdan bunu anlama​​larını beklemek insafsızlık olurdu. Ah be Ferdi abi! Direkt kapıyı açtığı yerden niye başlamazsın ki... O sahneyi atlamak için kaseti sarmaya üşenirdim. Sonra bir

Aşk ve mobilyalar

Körüğünde kalp yakar bazı gülüşler. Yaktıkça güzelleşirler. Gülüşündeki sadakamı eksiltecekse okuma kafka'yı. kesme garibanın rızkına vesileyi. Sen ne zaman gülsen Ayak tırnağımdan saç telime kadar halay çekiyor hücrelerim. İlk seni seviyorum lafını misal vermek için söylediğini hatırlıyor musun ; "diyelim ki seni seviyorum" İşte o an gırtlağımda yutulmayı bekleyenlerin trafiği vardı. Öyle yutkunmuştum ki, simitçi de geçmişti gişeden. tuttuğun elime tüm uzuvlarımın imrenişini görmeliydin. Evet saçmalıyorum çünkü aşık olmak çok saçma ve  mantıklı düşünen prezentabl salon erkekliğinden uzaktır. Sinemada yaslandığın sol yanımda çok parayla dağıstandan getirilip pistten ayrılmayan kafkas ekibi tepindi günlerce Sen "Yatak odasını kız tarafı alır"  derken sevmekten mi bahsediyorsun hala? Romantizminin gıyabda kılınmış cenaze duasıydı o sözün. Telefondaki alo deyişin ; dandik radyoda ansızın çıkan sezen aksu şarkısı gibiydi. Ha merhaba demişsin, ha kadroya a