Ana içeriğe atla

Ruhumdaki cevapsız çağrılar

Sen gel ben dururum. zira üşengecim şu sıralar bütün kavuşmalara. Cümlelerimi söküp yakamdan, dün istifa ettim özlemek işinden. Olmuyor böyle canım. Gülüşü güzele şiir yazmak haddimize mi düşmüş? Nazire bizimki metaforları gamze,diş ve dudak olan bir şiire.

Annemin bin türlü emekle dokuduğu yalnızlığımı giyip koştuğum tüm sahiller, vapur yolculukları ve gözlerimin daldığı  yol çizgilerine özgürlük tanıdım. Zaten verilmesi gecikmiş her hakkın sahibine iadesi söz konusudur. ölüm değil tabi, halt etme çünkü Hakkındır ölüm, toprağa depozitodur ceset.

Bedenimin ruhumda bıraktığı tüm cevapsız çağrıları gözden geçirip, "uyuyordum bir nefs yorgunluğunda, duymamışım" bahanesi ile barışmak istiyorum.  Hani şu renkli olan şeyler, insanlarda gülümseme yaratır, yahu nasıl bilmezsin? düşler işte...  Artık düş işine gireceğim, annem tavsiye etti. Filancanın oğlundan neyim eksik, satmış koca koca binalara masumiyetini.

Sen gel ben demlerim çayı. Zira, kendim kaynatıyorum suyu, düşmeyen geleneksel tansiyonundan  ötürü annemin. Ne zaman okşanmak istese saçlarım, "aç bak dolabı vardır birşeyler" demesini bilirim. bir de iffetli güzellerdeki kafka sevgisini. Kültürel ikilemlerimden dert yanıp konuyu açtığımda babama, ruhumu anlamadığı bilgisayarım gibi alıp eline, "nasıl çalışıyor bu meret?" dedi.

Kalp çarpıntısı günün konuğuydu can sıkıntımın. Güz hüznünde üşüyen ellerimi hangi ellerin ısıtacağını bilmediğimden, anılarımı yakıyorum. Yine de hiç bir şey unutturmuyor bana Şişli'de bir apartmanın lüks dairesinden bakan ak saçlı teyzenin sokak manzarasındaki anlamsız tesellisini. Asker emeklisi rahmetli kocasına, resminden seslenişini... İnsan düşünmeden edemiyor ölümü ama, nasıl bilmez teyze, kavuşmak için kendisinin gitmesi gerektiğini.

Sen gel, ben giderim buralardan. çünkü durmuyor iki mevsim bir arada. Tutulma deniyor Ayın güneşe kavuşmasına. Saatler zaman korkusunun bayileri iken kolumuzda, duvarlarımızda, bitmez çatışık hayallerimizle başlattığımız kan davası.

Sen sev, gelmesen de olur, beni sevmesen de... Hatta gelmesen yaşarım bir süre daha. Belki başka bir kalbin çarpıntısında.



"Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?"

Ziya Osman Saba







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gerçekten eve lazım olan camiye haram mıdır?

Mısırdaki olaylar için sosyal medyada Mursi'ye destek iletileri yazınca Salih hocamdan gelen değerlendirme ile geçen diyaloğu sunmak isterim. (özelden değildir, paylaşım altında yorumdur o yüzden paylaşıyorum.) "Sevgili Mihraç..Ha Mursi ha mübarek. Bunların hepsi batının adamları. Mısırda olan biten şeyler Amerikanın at ve uşak değiştirmesinden başka birşey değil. Olan zavallı Mısır halkına oluyor. Yakın tarihte dünyada İslami karakterli gözüken bir tane hareket yoktur ki Batı menşeili olmasın. Sakal bırakmakla müslüman olunmuyor. Müslüman isen önce emperyalizme-soyguna karşı çıkacaksın. Çünkü İslam hristiyanlığın (batının) "bir yanağına tokat atana öbür yanağını çevir" anlayışına karşı "kısas" ı yani adaleti koymuştur. Mısırlılar tekbir getirip birbirlerini kırsınlar ancak. Ama bizler Mısır dan önce Doğu Türkistan'a Kerkük'e Talefer'e bakalım. Çünkü eve lazım olan camiye haramdır. Selamlarımla." Sayın hocam, Mursi; Seyyid Kutub'd...

Kırık yazı

İyi de özlem şapkan değil ki çıkarıp bir kenara koyasın. Özlüyorum işte. Şairin dediği gibi; kırgınım saç uçlarıma kadar. Ama cam kırılsa da cam. Dersim Dört Dağ İçinde - Erkan Oğur http://youtu.be/yQS0j4eQi0E

El yapımı tanrılar

Birgün inanacağını ümit ettiğin kişi ve ölüm; çocukluğunda inandığın hurafeler gibi  artık,  itiraf et. O hiç gelmeyecek sen de hiç ölmeyeceksin gibi sanki.Gelmeyecekse ne anlamı var ki ölümsüzlüğün diye sormakta haklısın. Kolundaki saat sadece bir alışkanlık çünkü telefon ekranına tek bakma bahanen zaman. ölümü beklediğinden değil üstelik. sıkıldığında gözlerini kaçıracağın el yapımı bir ufuktur o ekran. İnsanlığın meydana getirdiği tanrılarla kaldıraçı kıyasladığınızda, arşimet daha faydalı bir zeus'tan. Ya da ares'i gördüğü yerde pataklar ulubatlı. Dokunamadığımız ne varsa nasılda ürüyor gözle görünmez bakteriler gibi. oysa tek hücreli bir amip etmiyor Afrodit ama nice ergenin rumuzu oluyor sosyal medyada. kafamızda büyütüp beslediğimiz tanrılar... Babanızın verdiği parayla gidip oyuncak baba almaktan sıkılmadınız mı hala?İnsanları ve eşyayı tanrılaştırmaktan? -Hepimiz Tokat valisiyiz burger king'i dualarla açan. - Rabbim! bana kendi tanrımı yapmak için fırsat ver....