Karmaşık zaman dilimlerini evinin odalarına benzetenler, pek zorlanmazlar birinden diğerinde geçmekte.
İçinde bulunduğum hastalığın getirdiği sürekli yorgunluk ve halsizlik hissi en çok sevmeyi engelliyor.
kendimi yüzelli kiloluk yerinden kalkamayan bir obezden farksız hissediyorum. hani şu kumandayı 1 metre uzağında olmasına rağmen başkasından isteyen. Doktorların tavsiyesi çok sakinleştiriciydi;
"Alerik rinit, alışman gereken bir hastalık, ilaçlarını düzenli almalısın. ayrıca direncin neredeyse sıfır. kendine iyi bakmalısın ya da bakmalılar..."
bakmalılar? kimler? Annem?
Annemin yıllardır maaşsız uygulayıp emekli olamadığı yegane vasfıdır bize bakmak. Abimin ve benim hayattaki değişemediğimiz en güzel sevgili. Nazımızı çeker naz etmez, huyumuza gider huysuzluk etmez. Babam annemi deli gibi sever bu yüzden en çok o kavga eder, huysuzluklar yapar anneme. söz konusu annem olunca babam dört yaşındadır. Bize evlilik nasihatlerine gelince altmış.
Belli ki üçe bölünmesini istemiyoruz kadınının... "ben zamanında bastım dörtbin beşyüz lira masrafı aldım, ölmediniz ya siz de evlenin artistler!" Diyerek de bu paylaşımsızlığını en çok o belli eder.
Neyse ki abim fena halde meşgul bu sıralar. Kalp olmuş da, Sevdiği için atar olmuş yollarda. Keşke kamyoncular bu sözü böyle kullansalarmış kasalarının arkasında.
Ve annem ikiye bölünecek! Babam sürekli birilerini örnek gösterip duruyor. "Bak oğlum filancanın oğlu filancanın kızını almış. Bak elalemin oğlu çivi gibi vallahi. Bizim oğlan gökten düşmesini bekliyor. Biri gelip diyecek ki al sana kızımı vereyim"
Benim öğretmenim annemdir. "Eşinizle birbirinizin hem annesi olun, hem babası, hem evladı hem kardeşi"
İşte bu cümle bir kaç yıl daha bekarlığımı uzatacağa benziyor. Çünkü şimdi evliliğe niyetlendiğini anlayan kadın "şu marka,şu ev,şu daire" diyor ve ekliyor "istikrarlı iş, istikrarlı maaş, ayrıca şurada oturmam, anne babanla beni yanyana getirme." sonuna ise şunlar eklenir; "müslüman olsun, namaz kılsın, oruç tutsun, bir cemaate üye olsun"
-Şey ama evlilik allah rızasını..
- Biliyoruz! napalım ben de hergün evlenmiyorum ya! köle mi alıyorsun eş mi!
"Sen Ali'ye cariye ol ki, o da sana köle olsun" demiş Efendimiz (SAV) kızı Fatma'ya.
Bu yüzden yerüyüzünde evlilik uzak ihtimal kalbim için. Zaten şu sıralar onun huyuna bunun suyuna bakacağıma kendi iman nöbetimi tutar oldum. biri girmesin diye kalbime duadan muhafızlar tuttum.
İçinde bulunduğum hastalığın getirdiği sürekli yorgunluk ve halsizlik hissi en çok sevmeyi engelliyor.
kendimi yüzelli kiloluk yerinden kalkamayan bir obezden farksız hissediyorum. hani şu kumandayı 1 metre uzağında olmasına rağmen başkasından isteyen. Doktorların tavsiyesi çok sakinleştiriciydi;
"Alerik rinit, alışman gereken bir hastalık, ilaçlarını düzenli almalısın. ayrıca direncin neredeyse sıfır. kendine iyi bakmalısın ya da bakmalılar..."
bakmalılar? kimler? Annem?
Annemin yıllardır maaşsız uygulayıp emekli olamadığı yegane vasfıdır bize bakmak. Abimin ve benim hayattaki değişemediğimiz en güzel sevgili. Nazımızı çeker naz etmez, huyumuza gider huysuzluk etmez. Babam annemi deli gibi sever bu yüzden en çok o kavga eder, huysuzluklar yapar anneme. söz konusu annem olunca babam dört yaşındadır. Bize evlilik nasihatlerine gelince altmış.
Belli ki üçe bölünmesini istemiyoruz kadınının... "ben zamanında bastım dörtbin beşyüz lira masrafı aldım, ölmediniz ya siz de evlenin artistler!" Diyerek de bu paylaşımsızlığını en çok o belli eder.
Neyse ki abim fena halde meşgul bu sıralar. Kalp olmuş da, Sevdiği için atar olmuş yollarda. Keşke kamyoncular bu sözü böyle kullansalarmış kasalarının arkasında.
Ve annem ikiye bölünecek! Babam sürekli birilerini örnek gösterip duruyor. "Bak oğlum filancanın oğlu filancanın kızını almış. Bak elalemin oğlu çivi gibi vallahi. Bizim oğlan gökten düşmesini bekliyor. Biri gelip diyecek ki al sana kızımı vereyim"
Benim öğretmenim annemdir. "Eşinizle birbirinizin hem annesi olun, hem babası, hem evladı hem kardeşi"
İşte bu cümle bir kaç yıl daha bekarlığımı uzatacağa benziyor. Çünkü şimdi evliliğe niyetlendiğini anlayan kadın "şu marka,şu ev,şu daire" diyor ve ekliyor "istikrarlı iş, istikrarlı maaş, ayrıca şurada oturmam, anne babanla beni yanyana getirme." sonuna ise şunlar eklenir; "müslüman olsun, namaz kılsın, oruç tutsun, bir cemaate üye olsun"
-Şey ama evlilik allah rızasını..
- Biliyoruz! napalım ben de hergün evlenmiyorum ya! köle mi alıyorsun eş mi!
"Sen Ali'ye cariye ol ki, o da sana köle olsun" demiş Efendimiz (SAV) kızı Fatma'ya.
Bu yüzden yerüyüzünde evlilik uzak ihtimal kalbim için. Zaten şu sıralar onun huyuna bunun suyuna bakacağıma kendi iman nöbetimi tutar oldum. biri girmesin diye kalbime duadan muhafızlar tuttum.
Fakat duygularımın başına bıraktığım nöbetçileri gözyaşları içinde buldum döndüğümde.
Yorumlar
Yorum Gönder