Sen gördüğüm en güzelsin ve sarhoş rahiplerin tasarladığı dinler üstü gülüşün. Tarifi hiç bir kitapta bulunmayan yemek. Sanki biraz daha izlesem bitecek. Acaba diyorum; sesindeki huzurun dinlemenin tabelası yanlış yöne mi götürür umutlarımı?
Korkma farecik. Allah tuzak kurmaz bedava peynire insan gibi.
Sonra havasızlıktan mıdır nedir, açıyorum penceremi, ne kadar sen varsa uçuyor dışarıya. Öyle uyuyorum.
Bazen içinde bulunduğu anı tarif edemez insan. Güzelliği görünce tarif edemez zaten insan. Mümkünse, güzel değildir. Tarifi zor tahrifi mümkün olan güzelliklerle sınandık dünyada. İşte sen de böyle bir anda çıktın karşıma. Gülüşünün iplerini çözen rabbim dilimi bağladı. Güzellik sana verildi, cümleler şairlere. Peki ben ne yapayım? Çirkinliğim tahrifatın olur. Arif olan tahrife şaşar kalır. Biz Nuh'tan bu yana severiz bozgunculuğu. Eh Nush ile uslanmayanın hakkı tufandır. Sen çıktın karşıma. Göz çukurlarındaki okyanus boğdu uykularımı. Oysa çiftinden caydım, kurtaracak gemi bile yapamadım tek bilincimi...
Sonra mümkün güzelliklerde buldum seni;
Bir otistik çocuğun çizdiği resimde
İlk kez anne diyen bebekte, kadife teninde
Sancısı geçen hasta yüzünde
Eve dönüşte çocuğuna karne hediyesi alabilen babada
Yoğun bakımda doktordan sevinç haberini alan yakınlarda
Bankaya borcu kalmayan işçilerde
Bu o kadar sürdü gitti ki
Yüzünü unuttum, gözlerini ise yalnız vapurdan dışarıya baktığımda görürüm.
Yorumlar
Yorum Gönder